Denk Partisi ‘Tokalaşmayı kime devrediyor?’
DENK Hollanda’da, Hollandalı Türklerin kurduğu siyasi partidir. Parti, özellikle Hollanda’da yaşayan azınlıklara hitap etmektedir. 9 Şubat 2015 tarihinde kurulan partinin kurucuları Tunahan Kuzu ve Selçuk Öztürk’tür. Parti, 15 mart 2017 tarihinde Hollanda’da parlamento seçimlerinde Hollanda meclisinde 3 sandalye kazandı. Bu vesileyle Fas asıllı Farid Azarkan üçüncü kişi olarak aralarına katıldı ve meclis üyesi oldu.
Denk partisi ‘Hollanda hepimizin!’ sloganıyla azınlıklar tarafından yoğun ilgi gördü. Türkler hariç diğer etnik kökenlerin hakkını savunarak takdir kazandı. Hollanda’da yaşayan yabancıların umudu yeşerdi. Bunlardan bir kaç tanesi,
- Yapılan ırkçılık ve adaletsizlikler
- Etnik köken nedeniyle iş sektöründe ki ayrımcılıklar
- Eğitim hayatında yapılan haksızlıklar
- Stajyere alınmayan gençler
- Dine ve değerlere yapılan saldırılar
Fakat bu slogan bugünlerde parti içine pek yansımıyor. Partinin kötü gidişatı parti üyelerini endişelendiriyor. Çünkü partinin kuruluşuna vesile olan Selçuk Öztürkün gitmesi partiye yoğun zarar vereceği düşüncesini verdi. Maalesef talihsiz olaylar karşısında parti genel başkanı olan Selçuk Öztürk 6 haziran 2020’de görevinden istifa etmesiyle kafalarda soru işaretleri bıraktı.
Şüphelerden bir tanesi Fetullah Gülen ajanlarının parti içine sızdığı. Fetullah Gülen tabanın dan bir şahıs finansal yardım ettiği, bu vesileyle sözü geçen bir kişinin var olduğu bazıları tarafından düşünülüyor.
Maalesef Selçuk Öztürk ve Tunahan Kuzu’nun arasında geçen geçimsizlik partinin zeminini oldukça zayıflattı. Özellikle Türklerin kardeşliği ve duruşu hakkında Hollandalılara karşı örnek bir görüntü vermedi.
Selçuk Öztürk’ün istifasıyla Fas asıllı Farid Azarkan, 21 mart 2021’den itibaren DENK partisinin lideri oldu. Bu durum parti içi bölünmelere neden olurken, teşkilatın çalışmaları hızla devam etti. Samimi çalışmalar karşısında bazı gençlerin değeri bilinmedi. Ayrımcılığın devam etmesi nedeniyle parti teşkilatını terkedenler oldu.
Peki bu kardeşliğin bozulmasının nedeni nedir? Değerli gençlerimizin rest çekip gitmesinin sebebi nedir? Partiden giden yada söz hakkı olmayan gençlerin aynı çizgide olması dikkat çekiyor. Bu çizgiden bir kaç tane örnek verecek olursak,
- Muhafazakar kesim
- Karşılık beklemeden kendini hizmete adamış olanlar
- Parti içi adaletsizliği dile getirenler
Konu söz hakkı olmak’tan çıkıp gizli dinlenmelere kadar uzandı. Eylül 2021’de parti içi gizli dinlenmelerin gündem olması, 2022’de belediye seçimleri için yapıldığı akla getirdi. İmaj zedeleme operasyonu olarak görüldü. Haftalarca dinlenen kişilerin, parti içi meseleleri hariç, özel aile konuları da kayıt altına alındı. Parti lideri Farid Azarka’nın kayıtların eline geçmesiyle, kayıtların şantaj olarak kullanıldığı ve bu durum bazı kişilerin belediye seçimlerinden uzak tutulmasına neden oldu. Profesyonel dinlenme operasyonun araştırmasını reddeden DENK parti başkanı Ejder Köse ve yöneticileri, teşkilatın güven duygusunu olumsuz zedeledi.
Muhafazakar kesimi rahatsız eden diğer bir konu ise partinin eş cinselliğe sıcak bakması. Bu konuda Farid Azarka’nın büyük rol aldığı söylendi. Farid Azarka’nın diğer söylemi ise Türklükle hiçbir alakası olmaması. Bu söylemi farklı yorumlayanlar oldu. Türklerin kurduğu parti ımajını yok ederek, kendi değerlerini öne sürmek gibi. Bunun dışında Farid Azarka’nın Peygamber Efendimize yapılan hakarette gereken tepkiyi vermemesi dikkat çekti.
2021’de DENK parti başkanı olan Ejder Köse’nin Farid Azarkan’la karşı karşıya geldiği söyleniliyor. Ama maalesef söylenenlere göre bu daha çok kendi aralarında ki rekabeti yansıtıyor. Gençlerin hakkını savunan olmadığı gerekçesiyle tansıyonlar bir türlü düşmüyor.
Bunun harıcınde yolsuzluklarda gündem oldu. Teşkilat içerisinde yer alan Doğukan Ergin birden fazla maaş aldığı ortaya sürüldü. Partinin imajı samimiyet yerine, çıkar görüntüsü vermeye başladı. Zedelendiği konuları sıralamış olursak,
- Sabotaj ve tehdit
- Hakkı konuşmaktan uzak
- Dini değerleri yok saymak
- Yolsuzluklar ve adaletsizlik
- Özel hayatın gizliliğini ihlal etmek
Eskisi gibi kardeşlik bağların olmadığı ve parti içi ayrışmanın gün be gün arttığı dillerden düşmüyor. Çünkü sosyal medya aracığıyla partiden veda edenlerin sayısı artıyor. Partiden uzaklaştırılmış insanların sevilen, sayılan ve güvenilen isimlerden oluşması gözlerden kaçmadı. Onlardan bir kaç örnek verecek olursak
- Numan Yıldız Amsterdam belediye meclis üyesi olarak görevini bırakacağını duyurdu.
- Selami Coşkun Roermond belediye meclis üyesi olarak görevini bırakacağını duyurdu.
- Yasin Makineli Partinin çizgiden çıkması nedeniyle rahatsız oldu ve gitmesi için baskı yapıldı.
- Adem Topdağ 2022 Belediye seçimlerinde liste başı olmasına rağmen, gidişattan duyduğu rahatsızlık nedeniyle adaylık’tan çekildi.
- Enes Sarıakçe Enschede belediye meclis üyesi olarak yaşadığı sağlık problemleri nedeniyle gereken desteği almadığı için görevini bırakacağını duyurdu.
- Enes Yiğit Yardımseverliğiyle tanınan ve parti içinde tecrübesiyle birlikte emeği çok geçen biri. Söz hakkının elinden alınmasıyla birlikte, parti içerisinde yetki sahibi olmaktan çıktı.
- Kadir Erkoç Den Haag mecliş adayı, yapılan baskı nedeniyle görevini bırakmak zorun da kaldı.
- Ahmet Erdoğan Genel seçimlerde listede olmasına rağmen kendisine karşı konulmuş. Yüksek oy alma gücüne sahip olmasın dan rahatsızlık duyulmuş. Aldığı oyların yüksek olmasına rağmen başka bir isim tercih edildi.
- Mahmut Erdem 2017’de Schiedam öncülüğü yapması için teklif aldı. DENK Schiedam’da ikinci büyük parti oldu. Olan bitenlerden duyduğu rahatsızlık nedeniyle dışlanıp ve kendisine iftira atıldı.
- Ayşegül Kılıç Amsterdam belediye meclis üyesi olarak partide ki gidişat nedeniyle görevini bırakacağını duyurdu.
Daha çok isimlerin yer aldığı halde 11. kişi olarak kendimden bahsetmek istiyorum. Partinin içinde yer almasamda 2020 aralık ayın da Tunahan Kuzu’yu ile röportaj yapma fırsatım oldu. O sıralar Tunahan beyin yakinen tanıdığı şahış için görev yapmaktaydım. Röportaja giderken patronum makyaj sürmem için talepte bulundu. Sert tepki vermeme neden oldu ve kabul etmedim. Dişiliğimden daha çok aklımla ön plan da olmak istediğimi göreve başladığım dan beri ifade ettim.
İlk röportajım olması nedeniyle soruları birlikte hazırlarken daha çok magazinsel olduğunu gördüm. Sorulardan rahatsızlık duyduğumu dile getirsemde, gazeteci olarak hakkımızın olduğunu belirtti. İyi niyetim nedeniyle soruların böyle olması gerek düşüncesini verdi. Ama vicdanım rahatsızdı.
Röportaja giderken makyajı sürmediğim gibi, soruları iki tane temiz kağıda çıkardım. Röportaja başlamadan önce soruları göstermek için bu yola başvurdum. Gazeteciliğin bir kalite ve seviyeden ibaret olduğunun kanaatindeyim.
Güzel karşılanma karşılığında keyifli bir sohbet gerçekleşti. Röportaj zamanı gelince soruları Tunahan beyin önüne sürdüm ve şahsen rahatsız olduğumu belirttim. Tunahan beyin enerjisinin düşmesine rağmen, bu jest karşılığında bana teşekkür etti. İkinci röportaj için farklı sorularla şans verdi. Fakat partiye hizmet etme teklifinde bulundum.
Magazinsel sorular ve istenilen makyaj nedeniyle görevime son verdim. Bu kez Tunahan beyin karşısına sorularla değil, partiye hizmet niyetiyle bir görüşme gerçekleşecekti. Haftasına görüşmeye gittiğimde aynı şekilde karşılanmadım. Bekletildim ve görüşme esnasında aşırı sinirli olduğum dile getirildi. Söz konusu kadınlığım desemde çok rahat bir tavırla karşılık verdi. Peşine tebessümle göreve son verdiğim yerin şahsıyla buluştuğunu ve keyifli bir vakit geçirdiklerini ifade etti.
Makyaj teklifi hoş olmamış desede, benim abarttığımın hissini vererek olayı geçiştirdi. Nedendir bilmiyorum, tekrar tekrar kızgın ve sinirli yapım nedeniyle parti tabanına zarar verebileceğimi söyledi. Size soruyorum, asıl partiye kim zarar veriyor? Hiçbir kaşılık beklemeden partiye hizmet etmek isteyen ben ve onca genç mi? Yoksa şahsi çıkarlar, makam ve mevki sevdası yüzünden partiyi çıkmaza götürenler mi?
- Oysa o çirkin sorulardan kendisini korudum
- Mertlik yapıp soruları önüne sundum
- Kendisi için başkalarıyla söz düellosuna girdim
- Konum, görev düşünmeden elimin tersiyle ittim
Tunahan beyin sorumsuz ve geniş tavrına anlam veremedim. Son olarak seçim kampayasında yardım etmem için teklifte bulundu. Yarın öbür gün parti içinde haksızlık gördüğümde aynı tavırla karşılaşırım düşüncesiyle arkamı dönüp gittim. Ve herkese restimi çektim!
Sonrasında Tunahan bey o soruları hazırlayan şahsın stüdyosuna kendi ayağıyla giderek, programlara katıldığına ekranda tanık oldum. Ekranda göründükleri gibi olmadıklarını anladım. Tunahan Kuzu’nun işine geldiği gibi hareket ettiği ve kolaylıkla adaletsizlik görmüş insanları görmezden gelebileceğini anladım.
Parti adına güzel işler yapılmış olsa da, bu tutumu nedeniyle etrafında ki insanların gitmesi beni şaşırtmadı. Oysa parti yapılan adaletsizlikler için kuruldu. Sırf ekranda değil, bunu teşkilat içerisinde gerçekleştirmeleri gerek! Yoksa onca zorluğa rağmen kurulan DENK partisi kolaylıkla yıkılır ve başkalarının yemi olur. Dost düşman tanımadıkları apaçık ortada, ve içten içe zehirlendikleri kaçınılmaz bir gerçek!
Ejder Köse’nin bu gidişat karşısında ne yapacağı merak konusu. Partinin iplerini Farid Azarkanın elinden alacak mı? Yoksa partinin geleceğini logodadan kaldırılan tokalaşmayı onamı teslim edecek!
İçimi dökmek için DENK parti genel başkanı Ejder Köseye ulaşıp randevu sözü almama rağmen sözünde durmadı. Hafife aldıkları bu kadının gün gelecek kendi işine başlayacağını akıllarına gelmemiştir.
Bu vesileyle onların yapamadığı adamlığı bir kadın olarak bu yazımla,
- Partiye dost uyarısı!
- Haksızlık görmüş gençlerin sesi!
- Son olarak kendi hakkımı savunmak istedim!
Eh kadınım işte, unutmam!