Çürümüş sistem

Çürümüş sistem

Diyanet – Din İşleri Yüksek Kurulu üyesi Halis Aydemir:

“Âyet bile olsa aklen reddederiz” cümlesini kullandı. Bugünlerde Diyanetten enteresan açıklamalar duyuyoruz ve sistemin gidişatını daha iyi anlıyoruz. Çok olumlu olduğu söylenemez.

Kaç zamandır sistem bozuldu dediğim olay bu. Vakıflar, kuruluşlar, eğitmenler, din görevlileri ve medya kurumları toplumun zihnini zehirlemeye çalışıyor. Biraz daha araştırma yaptığım zaman cepleri birileri tarafından doldurulduğunu anlıyorum. Ve karşılığında “istediğimiz cümleleri kuracaksınız” emri veriliyor. Peki bu emri kim veriyor.?

Yaptığım araştırmalar karşısın da dışarıdan akın akın para yağdığı ve karşılığında toplum ahlâkını bozacak çalışmalar yapıldığı ortaya çıktı. Bilinç altı zehirli bilgilerin yerleştirilmesi, insanların doğru çizgiden çıkmasına vesile oldu. Satanist olmayı tercih eden bir kısım gençlik, Amerikaya kadar dayanan bağlantıları ortaya çıkıyor. Çoğusu dinsizliği tercih etti. Maalesef ateizm ve deizm gibi durumlar arttı. Kime? Ne maksatla bunlara hizmet veriliyor?

Aklıma ilk gelen “imansiz bir toplum oluşturmanın çabaları”. İman zayıfladıkça devletini ve milletini savunacak kimlikler azalır. İnsanlarımız kadar, devletimiz ve dinimizde tehlike altında.

Şimdi diyeceksiniz, milletin aklı yokmu bunlara kanıyor? Gözlemlediğim kadarıyla aklını kullanan çok az kişi var. Birileri tarafından yönlendirilmeye muhtaç bir topluluk görüyorum. Tarikatlar bile dünyalık işleri önde tutar oldu. Yandaş bir tutumla hakkı konuşmaktan kaçındılar. Toplumun birilerine yada bir yerlere olan bağımlılığı gerçeklere karşı kör etti.! Bu yüzden özgür hür iradenle düşün, araştır ve fikir sahibi ol.! Aile fertlerin maddiyatı, maneviyattan üstün tutması gençlerin sisteme yenik düşmesine vesile oldu. Gelişime ve özellikle maneviyata değer veren bir toplum arzuluyorum. Bağımsız düşüne bilen ama aile bağları güzel bir toplum dilerim.

Bu tarz iyi niyet içermeyen çalışmalar aile kavramını da bozdu. Toplum ahlâkını bozabilecek programlar çoğaldı. Özel hayat kavramı bitti. Ekran başın da dedikodu, çirkeflik, saldırgan tutum normalleşti. Ne yazık ki çoğusunun evinde bunlar izlendi. Bilinç altı bu tarz hareketlerin normal olduğu düşünüldü. Bazı zaman sempatik bile bulundu. Küfür içerikli konuşmalar normalleşti. İster kadın, ister erkek kendine ve karşı tarafa saygısız olmaya başladı. Medya kurumlarını kimler yönetiyor? Ve maddi gücü kimden alıyor sorusunu akla getirdi.

Çok affedersiniz zina ve fuhuşun arttığını duyuyoruz. Faiz, helal, haram telaşı bitti. Kadın, erkek yerini unuttu. Sen, ama ben, sana ne olayları arttı. Biz demek ortadan kalktı. Şımarık ve sorumsuz bir toplum türedi. Çoğu dernekler, din görevlileri, eğitmenler gerektiği gibi görevini yerine getirmedi. Dışarı dan verilen emirleri harfiyen yerine getirip, toplumu zihnen zehirlediler. Tabii ki aldıklarının karşılığını bu şekilde vermek zorundalardı.

Hakkı konuşan din adamları susturuldu. Ve yeni dizayn dine davet edildiler. İslamın güncellenmesi gerek diyen devlet büyüğü Diyanetle övünürken, hakkı konuşan din adamlarını eleştirdi. Maalesef talihsiz açıklamalar yapan din görevlileri üniversitelerde ders veriyor. Nedendir bilinmez televizyon programları bu tarz din görevlilerine öncelik tanıyor. Tabii, medya kurumları da harfiyen görevini yerine getirdi.

Hak yolunu, yani Allahın kelamını araştıran doğru çizgiyi bulacaktır. Görünürde ki güzelliklere aldanmayın. Şahsen ben içeriğe bakarım.! Ve baktığım zaman Türkiye de art niyet içeren çürük bir sistem görüyorum.! Rabbim paraya tenezzül etmeyen, onun bunun emrinde dolaşmayan, hakkıyla Hakka hizmet edenlerin sayısını artırsın!

Âmin

Bu gönderiyi paylaş